Hiç Gelmeyecek Olana
Yer yok,
Mekan önemsiz,
Zaman sıfır...
Bana şah damarımdan daha yakın olana sığınarak!..
Hala acının acemisiyim ve hala sensizliğe bakamaz gözlerim.
Kaybolmuyorsun,
Bitmiyorsun,
Çoğalmıyorsun,
Eksilmiyorsun.
Çıkmaz bir vuslata sürüklenen yüreğimde sen yanıyorsun!
Bu gün kelimelerin tutsaklığına yer yok yüreğimde;
ister anla, ister es geç ve vur sensizliği yalnızlığıma. Çiğne kalabalığımı, tıkansın yürüyüşlerimi ve duyma ayak seslerimi gidişinin ardından.
Gittin, durdum.
Duydum, sustum.
Konuştun, kırıldım.
geldin, yıkıldım.
Susturduğum sabır taşı bu gün dillendi.
Ah, zaman!...
Nereden sürgülendiğini bir bilsem.
Derdim ne seninle, ne de sensizliğe...
Sürülsem kendimden ve benliğim el seluleti gibi yansısa aynalardan.
Ve hırçın bir fırtına sonunda durulsa içim.
Seni düşünmedim,
Yalan!
Seni beklemedim,
Yalan!
Seni hiç önemsemedim,
Koca bir yalan!...
Böyle düşünmemiştim hiç.
Ne seni, ne kendimi ve ne de bu vakitsizliği...
Akrep sancılanmayacaktı zamanda ve akrep umursamaz dönecekti kolumda.
Denizine açtım gözlerimi.
Varlığın ne zaman süzüldü içime?
Zamansızlığındaki çokluğun ve yalnızlığımdaki azlığın...
Neden bu kadar zorsun?
Uzaklarda dolanışım varlığına duyumsadığım ihtiyaçtan ve senden bana arta kalan, durgun anlarımın yalnızlığına...
Söylemediğim
Ve
Söyleyemeyeceğim
Sadece iki kelimeyle...