Yıkık, virane kalbim hüzün bahçelerinde umutsuzca açıyor artık. Umursamaz tavırlarla hayata küskünlüğüm çok. Fırtınalar kopuyor yüreğimde her gün. Yok olası zihnimden senin anılarını silmek için. Ayrılık çanlarının çalmaya başladığı gün bildiğim tüm duaları okudum gitme, kopma benden diye. Ama ümidim de yoktu hani ne yalan söyleyeyim. Günah dolu bir hayatta kırık bir kalp seni düşünürken tanrıya yapılan yakarış, dua ne kadar etkili olabilir ki… Artık yoksun ve tanrı bilir ya bir daha da asla olmayacaksın. Sevinçten mutluluktan zaten eser kalmadı ve hatta anlamlarını bile unutmaya başlamışken adının hüzünlü konuşmalarda geçmesine gerek de kalmıyor. Anılarla dolu hayalin her daim aklımda gözümün önünden geçiyor da içimde bıraktığın derin yara biraz daha kanıyor, hep biraz daha acıyor. Sınırı limiti olmaksızın zalimlerden feyz almışçasına işkenceye devam ediyor. Bu kadar mı kötüyüm ben? O zaman hangi amaç için yaşadım ve yaşıyorum hak etmediğim halde. Madem cezam bu dünyada başlayacaktı neden bu kadar yaşamama izin verildi?
Artık içimden her şeyi yakıp yıkmak, tayfunlar koparıp yok etmek geçiyor. Beni bu kadar kötüleyen geçmişime sığınıp karanlık dan daha karanlık siyahın tüm gizemiyle kendini süslemiş elbisemi bir kahraman gibi giyip kana bulamalıyım her yeri. Bana acımayan dünyaya isyan etmeli, içinde yaşattıklarına cehennemi bana tattırdığı gibi tattırmalıyım. Vicdanı da bir kenara attım. Uzun bir süre asla ihtiyacım olmayacak. Hem öylesine iyi bir arkadaşın benim gibi iğrenç birinin yanında ne işi olabilir ki… Benim gibisini görmedi göremeyecek artık bu arz. Ne göklere, ne denizlere ne de yeryüzüne sığdırabilecek beni. Üstelik taşıyıp koyabileceği bir ye de yok. Kan emen kanla beslenen ve güç bulan ölümsüz vampirler gibi tüketeceğim bu dünyanın tüm gücünü. Kıyameti arar olacak o ve içinde yaşayan, yaşamaya çalışanlar. Kainat görmedi kurulalı beri böylesi bir nefreti. Ve sen! Sen sebep oldun bu yaşanacaklara. Sen sebep oldun yaşayacaklarına, kendi acılarına. Beni bırakmak hayatını bırakmaktı. Anlamadın! Görmezden geldin! Şimdi katlanacaksın gözünü korkutan, yüreğini titreten, aklını başından alıp; sana cehennem çığlıkları attıracak olan karanlığın soğuk nefesinden çıkma tüm kötülüklerime. Katlanacaksın bunların sana verdiği acı ve ızdıraplara. Ölmek isteyeceksin de bir türlü ölemeyeceksin. Aklın başına gelecek vicdanın titreyecek, ağlayacaksın göz pınarların derin nehir yatakları gibi oluncaya kadar ama geri dönemeyeceksin. Sonsuzluk senin çekeceğin acının miktarı olacak.